likya tarihi

İlyada destanında Likyalıların Glaukos ve Sarpedon önderliğinde Akhalara karşı Troialıların yanında yer aldığını anlatılır. Likya İ.Ö. 545 yılından itibaren Pers Kralı Harpagos’un istilasıyla Pers yönetimine girip İ.Ö. 480 yılında Kral Xerxes’in Yunanistan’ı istilası için oluşturduğu donanmaya 50 gemi ile katılmıştır. Perslerin hakimiyeti İ.Ö.334 yılında İstanbul Boğazını aşarak Anadolu’ya geçen Makedonya’lı Büyük İskender’in Granikos Savaşında Persleri yenişi ile son bulur.

Likya halkının Hıristiyanlıkla karşılaşması 53-57 yıllarındaki üçüncü misyonerlik seyahatinde St. Paulus’un Myra ve Patara’yı ziyaretine kadar dayanmaktadır. Olympos’lu Methodius Likya’nın ilk bilinen piskoposudur ve 312 yılında Patara’da idam edilmiştir. 4-7 y.y.’lardaki Bizans dönemi, bölgede Hıristiyanlığın yerleşip birçok kilisenin inşa edildiği dönemdir.Likya Büyük İskender’in ölümünden sonra İ.Ö.309’dan itibaren Mısır’da hüküm süren generallerinden Ptolemaios’ların yaklaşık 100 yıllık egemenliğine girer. Bu dönem Likya dilinin unutulup yerini Grekçe’ye bıraktığı dönemdir.

Likya toprakları İ.Ö.197-167 yılları arasında Suriye Kralı III. Antiochus’un yönetimindedir. İ.Ö. 167 yılında Roma’dan özgürlüğünü alan Likya’da, başkent Ksanthos olmak üzere 23 şehrin “Likya Birliğini” oluşturduğu ve birlik adına para basıldığı yazıt ve sikkelerden anlaşılmaktadır. Strabon, Likya Birliğinin 6 büyük kentinin Ksanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra ve Tlos olduğunu belirtmektedir.

Yerleşimlerin birbirlerine bağlanan güzergâhlarla ve uzaklık ölçüleriyle yazıldığı Likya coğrafyasının haritası olan Likya Yol Kılavuz Anıtı, dünyanın bilinen en eski ve tek karayolları haritasıdır.

Likya Birliği Roma İmparatorluğu Döneminde fonksiyonunu yitirmediği gibi bolluk ve refahın da en üst düzeyine ulaşmıştır. Şehir nüfusları 5.000 civarında olup bölge nüfusu 200.000 civarındadır. Sınırlar kuzeydoğuda Kaunos’u (Dalyan ) içine alacak şekilde genişlemiştir. 5. yy. ortalarında Likya Eyaletinin Konsül Valisine bağlı 34 kent sayılmıştır. Demre ve Kaş arasında kalan bölge Likya’nın en yoğun yerleşim bölgesidir. Km2 başına neredeyse 30 yerleşim alanı düşmektedir.

Bizans’la birlikte başlayan önemli değişimlerden birisi özellikle Demre’nin dağlık kesimlerinde manastır yerleşimlerinin oluşmaya başlamasıdır. Manastırlar, ekonomik ve kamu hayatını etkileyecek kadar önemli bir güç merkezleridir. Likya’daki manastır yaşamı 5. yüzyıla kadar indirilmektedir. 5.-6. yüzyıllarda bölgede çok sayıda ve büyük boyutta kilisenin yapılması bu dönemde bölge nüfusunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.

Ayrıca, İmparator II. Konstans 655’de kendi idare ettiği donanma ile Phoniks sahillerinde Araplara karşı bir savaş vermiştir. II. Konstans uğradıkları bozgundan genç bir askerin fedakarlığı sayesinde kurtulmuştur. Bu savaş sonrası Arap donanmaları Akdeniz sahillerinde rahatça dolaşmaya başlamıştır.

802 yılında Likya ve Karya bölgesi Abbasiler tarafından ele geçirilir. 10. yy’da Likya ve tüm Akdeniz Bizans hakimiyetindedir. 1155’den sonra Selçuklu II. Kılıç Arslan’ın Bizans ordularını yenmesiyle birlikte Likya Türkmenlere açılmıştır. 1204’ten sonra tüm Likya Türklerin eline geçmiştir.